21 Ağustos 2014 Perşembe

Tek Kişilik Dev Kadro

“Uyan artık sabah oldu,hadi okula geç kalacaksın…
 Kahvaltıyı hazırladım,hadi kalk çayını soğutma!”

    Bu sözlerin sahibinin kimler olduğunu az çok hepimiz biliyoruz. Her sabah kurulu bir alarm gibi aynı saatte başımıza dikilip türlü türlü ikna cümleleriyle bizi gün içinde en rahat hissettiğimiz mekandan ayırmaya çalışan kişiler,ya da genel bir tabirle “annelerimiz.” 

   Anneler ve kadın olmak hakkında çok yazılar yazılmıştır tıpkı benim şuan da yazıyor olduğum gibi; bir kadını kutsal kılan ‘annelik’ sıfatıyla alakalı,anneye verilen ya da verilmeyen değerlerle alakalı yazılar falan filan...okumuşuzdur muhakkak! Okumamışta olabilirsiniz,ama şuna eminim ki ilk okul sıralarında 'Anneler Günü' için renkli kağıtlardan ve simli tutkallardan
 
       ' SENİ ÇOK SEVİYORUM ANNE,ANNELER GÜNÜN KUTLU OLSUN.'

 diye bir hediye hazırlamışsınızdır.

    Şimdi bunlardan bahsetmek yerine bir çocuğun 'anne' dediğimiz kadına bakış açısına bakalım istiyorum,dünya kurulduğundan bu yana anne ve babası olmadan dünyaya gelen yegane insanın Adem olduğunu biliyoruz. Ve bizler Adem’den bu yana Allah'ın bir lütfu olarak anne-baba olan çiftlere verilen hediyeleriz,evet yanlış duymadınız bizler birer lütfuz.
    Her ne kadar annemizin bize “Off! Bıktım artık senle uğraşmaktan,gitsen de kurtulsam.” ya da babamızın “Beni ayağa kaldırmayın ,hepinizi sıra dayağına çekerim.”  gibi serzenişlerini duysak bile,bu bizim 9 ay 10 gün kargo gecikmeli  bir hediye olduğumuz gerçeğini değiştirmiyor,ha tabi bu hediyenin kıymetini bilmekle,bilmemek apayrı bir konu…
   
    Bir anket  yapsak ve çocuklardan annelerini bir-iki kelimeyle anlatmalarını istesek duyacağımız cevaplardan bir kaçı şöyle olacaktır;

  “Çamaşır yıkayıcı,evi temizleyici,saç tarayıcı,aşçı,ütücü,eğlenceli,alarm gibi,bulaşık yıkayıcı,mutluluk verici,baş belası,komik,sevgi kaynağı,huzur verici,koruyucu meleğim…vesaire vesaire vesaire…”

    Evet, bir ‘anne’ sıfatının önüne milyonlarca isim getirip onu bir zincirleme isim tamlaması ya da sıfat tamlaması olarak tanımlayabiliriz,artık siz nasıl tanımlamak isterseniz.
    
    Peki sizlere soruyorum, biz çocuklar annelerimizi her sıfatla tanımlayabiliyorken ve onların herşeyimizle ilgilenmeye çaba gösterdiklerini görüyorken neden onlara karşı bu kadar kayıtsız bir tutum içindeyiz?

    Her gün eve geldiğimizde bizi kapıda karşılaması,biz elimizi yüzümüzü yıkıyorken onun sofrayı hazırlıyor olması,eşyalarımızı dolapta ütülü bulmamız,attığımız çorapları ve pijamaları etraftan topluyor olması,kahvaltıyı hazırlaması,saatlerce uyanmanız için bahaneler uyduruyor olması,başımız ağrıdığında ‘Anne beni bi okusana nazar değdi galiba..' dediğimizde bizim için dua ediyor olması,her gün evden çıkarken arkamızdan Ayet-el kürsüler okuyup sizi Allah’a emanet ediyor olması ve aklımıza gelmeyen birçok şeyi yapıyor olması mı,bizleri annelerimize karşı bu denli duyarsız ve kayıtsız kılıyor?
   Büyüyen bir çocuk olarak anlamını yeni yeni kavramaya başladığım terim “annelik”tir. Her gün etrafımızda olduğu için varlığını hissedemediğimiz,ama evden ayrıldıktan sonra yokluğunda varlığını kavradığımız annelerimiz. Ve şunu samimiyetimle söylüyorum ki,bir kadın için hiçbir sıfat yoktur ki, ‘anne’ sıfatı kadar ağır ve sorumluluk dolu olsun…

Bu yüzden sizlere küçük bir tavsiye;gün içinde milyon kez ‘anne’ diye seslendiğiniz kadına “hediye” olarak verilen bir evlat olmaya çalışın!!


                                                                                                                               Kübranur Erdemli 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder