Bitmesin diye okumadığım kitaplarım, izlemediğim filmlerim ve sıkılmayayım diye dinlemediğim şarkılarım var benim..
Pekala bıkmadan defalarca okuduğum kitaplarım, onlarca kez izlediğim filmlerim ve gün boyu başa sardığım şarkılarımla beraber...
Bize bizi anlatacak eserler lazım. Yüreğimize dokunacak ve içimizde küflenmeye yüz tutmuş yâreleri temizleyecek!
Ve sen kuş olur gidersin de ben sıkılır mıyım okumaktan? Asla! Her defasında aynı yerinden çıkar gözyaşlarım, aynı zamanda, aynı şiddetle...
"Ah anneanne! Çıkış yok ve bu tereke rahmetli dedemden daha eskide.." Bu dizeleri her okuyuşumda nasıl diken diken olmaz...
Aşk Tesadüfleri Sever mesela... Ankara edebiyatından anlamayan ben bile hayran kalıyorum; heykelden kızılaya giden yola...
"Aklım yemin ediyorum haklısın kaç kurtar kendini" bir "firar" daha yazarız nöbet defterine, birkaç ceza daha belki. Belki de sonrası -düşünen adam-. Değer...
Yedi güzel adam! Yazık ki çoğumuz dizisiyle haberdar olsak da şükür ki haberdar olduk. Haberdar oluncaya kadar varlığını bilmediğimiz Erdem Bayazıt affetsin. Cahit Zarifoğlu'na bir özür borçluyuz artık. Diğerlerinden bir helallik almanın vaktidir...
Varlığımızın kıymetini öğretecek, zaman zaman haddimizi bildirecek eserler. Üstad kelamları...
Cemil Meriç!.. Kahverengi kapakları altında renk renk çizikler dolu kitapların sahibi. Hem ne sözler verildi bir Cemil Meriç kitabına sahip olabilmek için; hiç konuşmamak suretiyle susmak gibi....
Şimdi bize bizi anlatanlara hak ettiği değeri vermez isek vay halimize, vebâl!
Hala sıkılmak mı? Sıkılmaktan mı bahsediyoruz? Sizi vicdanlarınızla başbaşa bırakıyorum!
Cemre İpekli
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder