17 Aralık 2014 Çarşamba

1 DAKİKALIK DÜŞÜNME HAKKI

Yaşadığımız dünya çok farklı yerlere giderken bizler durup olduğumuz yerde kalmıyoruz elbet. Binmişiz bir alamete gidiyoruz bakalım kıyamete doğru..

Sonumuz; hayrola...

Ortası olmayan bir topun üzerindeyiz. Gülenin gözünden yaş akmamış, ağlayanın yüzünde tek kere tesebbüsüm çizgisi görülmemiş.

Kimi elindeki cep telefonunu, arabayı, evi beğenmezken; kimi akşam eve ekmek götürmek derdinde... Şairin de dediği gibi; biri ekmek götürememiş evine, birisi aşk."

Git giden kutuplaşan dünyada anlıyoruz ki çekim kuvvetimizi kaybetmişiz. Ne yangın ne deprem ne savaşa ve ne ölüm bizi bir araya getiremiyor. Ne yazık ki aynı acıya yan yana ağlayamıyoruz, görünmez çizgilerimizi bir adım geçince 'kıyamet'..

Tahammül ve tahayyülü kaybettiğimiz güzel dünyamız. Tamam demeyi unuttuğumuz bir, bir günaydını çok gördüğümüz ve fakat okkalısından küfre sahip et yığınlarının insan olarak adlandırıldığı, merhametin adının dahi unutulduğu güzel dünyamız.

Güzel...

Evet çok güzel... Bütün bunlara sebep olan dünya değil salt insanlar. Sadece.. Neden düşündüğümüzü bilmeden, hatta çoğu kez neyi düşündüğünü dahi unutup...

Sözüm ona hayvan hakları uzmanın verdiği konferansta kedilerin öneminden bahsedip, ardından kısırlaştırılmaları bunun sokak kedileri için tek çözüm olduğunu söylüyor...

Kabus!...

Hayvanlar arasında bile 'kast' artık... Ev kedileri temiz ve karınları tok bu sebeple onlar yaşamalılar, sokak kedileri ise fazlalık. Koca dünyada 3-5 kedilik yer yok çünkü. Dünyada var fakat kalplerimiz taş kesmiş artık, vicdanlarda yok.

Hayır sadece kediler değil çocuklar arasında bile... En son ne zaman sokakta oynayan bir göçmen çocuğun saçlarını okşadınız? Ya da kendi çocuklarınızın onlarla oynamasına izin verdiniz? Yoksa sadece bitten mi korktunuz?

Allah'ım bu nasıl bir karabasan bir an evvel uyansak bu uykudan..

Çocukların bile arasında uçurum.

Tehlike yamacımızda dünya bir yana iki sokak arasında milyon fark...

Biri hayattın ciddiyetinden ezilmiş, biri dönen bir topun üzerinde ne kadar ciddi olabilirim diyen iki genç.

"Hayat bir gün; o da bugün" anlayışının tırmanıp, kitap okumanın ayıplandığı bir evren. Bu kadar zıt...

Evet dünyanın çekim gücü bile bizi birleştirmeye yetmiyor artık. Zaman belki dibe batıp çıkma belki de battığımız bataklığa saplanma vakti..

Son soru "her koyun kendi bacağından asılır fakat kokusu.." Evet kokusu ne olur?
     
                                                                                                             Cemre İPEKLİ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder